KASIMARALIK2025 Pınar Tekeş
Dönüşüm zamanı
Dönüşüm zamanı Bir sene daha sona doğru yaklaşırken, yeni yılın bir öncekinden daha iyi olmasını umut ederek kendimizi yaratımlarımızla hayata hizalamaya çalıştığımız bir dönemdeyiz. Peki istediğimizi düşündüğümüz şeyler aslında bizimle uyumlu mu? Yoksa kendimizi, potansiyelimizi tüm kapasitemizle gerçekleştirmek yerine oyalanıyor muyuz? İlerlememizi durdurmanın bahanesi olarak neleri kullanıyoruz? Oldukça hızlı ve çoğumuz için zorlu geçen aylar, duvara tosladığımız konular aslında bize bir sonraki dönem için nelerin değişmesi gerektiğinin sinyallerini vermeye çoktan başladı bile. Kendi ördüğümüz duvarlar, enerjimizi hangi alanlarda tükettiğimiz, direndiklerimiz hepsi birer birer önümüze dökülüveriyor. Kasım ayında Yay burcunda gerileyen Merkür de adeta yeni yıla yenilenerek girmenin anahtarını vermiş bize. Neleri gözden geçirelim? n Ruhumuzun gelişmesine ne kadar izin veriyoruz? Mükemmelliyetçilik bizi ne kadar durduruyor? Ya iyi yapamazsam endişesiyle başlamaktan vazgeçtiğimiz neler var? Hangi fırsatları kaçırıyoruz? Anahtar cümle: “Her halimle sevilebileceğimi düşünebilsem bu neleri değiştirirdi?” • Kendi kişisel özgürlüğümüzü kısıtladığımız alanlar neler? Bir diğeri yüzünden bu durumda olduğumuzu söylemek, kurban olma jokerimizi kullanmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Daha önce de aynı yerlerden geçtiğimizi ve sonucun değişmediğini hatırlamak farkındalık kapısından girişi sağlayabilir. Anahtar cümle: “Ben bu durumda neyi farklılaştırabilirim?” • Hangi olumlu düşüncelerimizi yaşamda davranışlarımızla desteklemek konusunda kısa kaldık? Ruhumuz yaratabileceklerimizin sınırısız olduğunu biliyor. Biz korkularımızla adım atmayı ertelediğimizde hayat bizi sıkıştırmaya başlıyor. Anahtar cümle: “Kontrolü bırakırsan ne olur?” • Bilgimizi, yeteneklerimizi pratiğe aktarmadığımız için hayatın bizi sıkıştırdığı alanlar neler? Yapılan bir araştırmada hastalıkların en büyük nedenlerinden birinin içimizdeki yeteneklerin dışarı çıkma imkanı bulamaması olduğu bulunmuş. Anahtar cümle: “Küçükken en çok ne olmak isterdim?” • Kendi bildiğimiz doğrularda diretip katılaştığımız neler var? Duygularımızı olumlıu, olumsuz duygu diye ayırmadan bizdeki anlamlarına, onları neden taşıdığımıza bakmak, kişisel ihtiyaçlarımızı fark etmemizi sağlayacaktır. Anahtar cümle: “Benim neye ihtiyacım var?” • Kendimize karşı dürüst müyüz? En dürüst olmadığımız konu ne? Kabul görme, ait olma endişesiyle kendin olmayı baskıladığın, kendini ifade etmediğin, farklı görülmekten çekindiğin neler var? Anahtar cümle: “Kim gibi davranıyorum?” • Akış içinde monotonlaştırdığımız, sıradanlaşan davranışlarımız ve ertelediklerimiz neler ? Erteleme davranışını düşündüğünde zihnin seninle nasıl konuşuyor? Yapılacak olan bir işin yerine günü kurtardığında veya yerine daha neşeli bir şey koyduğunda neyi geciktirmeye çalışıyorsun? Anahtar cümle: “Sorumluluklarımla, isteklerim dengede mi?” • Hedef koymak konusunda ne kadar cömertiz? Gelecek planı oluşturmak önce inanmakla başlar. Olumsuz yaklaştıklarımızı dönüştürmeden bu olmayacaktır. Anahtar cümle: “Hedef mi, heves mi?” • İç iletişimimiz nasıl? Bir diğeri gibi yaşayarak varolmak aile pratiğimizse bunu değiştirmenin zamanı gelmiş olabilir. Eleştirilmemek, yargılamamak için iç sesimizi susturup uyum sağlamaya çalıştığımız zamanları gözden geçirelim. Anahtar cümle: “Kendi sesimi duysam bana ne der?” Kendimizi olumlu enerjide tutmamızı kolaylaştırcak pratikleri deneyimlemek, bütün bu değerlendirmeleri yapıp aksiyonlarını hayatımıza geçirmeye başlamamızı kolaylaştıracaktır. Tüm duyularımızı besleyeceğimiz aktivitelere, küçük farklılıklara, beyni şaşırtmaya mesai ayırmak iyi gelebilir. • Durmak, kendimize haftada kimse tarafından rahatsız edilmeyeceğimiz birkaç saat ayırmak. Telefon, bilgisayar, televizyon olmadan. • Doymak için değil, tat almak için lezzetli yemekler yemek • Aromaterapi, esansiyel yağlarla duş • Masaj yapmak, yaptırmak • Ruhunu besleyecek müzikler keşfetmek • Hiç bilmediğin bir konuda birşeyler öğrenmek • Hayır diyerek sınırları belirleme • Sanat eseri izlemek • Doğada yürüyüş yapmak • Hiç kimse izlemiyorken serbest dans hareketleri yapmak • Üzerinde çalışabileceğimiz bir dönüştürme tekniği bilmiyorsak, duyguları yazarak ifade etmek • Yüzmek • Sevdiklerimizle vakit geçirmek • Şükretmek • Hiç gitmediğin yerlere gitmek • Puzzle, el işi yapmak • Bulmaca çözmek • Kutu oyunları oynamak • Nefes egzersizleriyle yenilenmek • Destek kabul etmek • Hayal kurmak Hayatımız olduğu gibi değil, olabileceği gibi yaşamaya tam da bugün başlayalım mı? Fark et, dönüştür, dönüş!
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.