OCAKSUBAT2025 Pınar Tekeş
Başarıyı sahiplenmek
BAŞARIYI SAHİPLENMEK Geçenlerde aldığım Benlik Sevgisi eğitiminde daha önce adını hiç duymamış olduğum bir rahatsızlıktan bahsedildi. Adı İmposter Sendromu. Kişinin yaptığı her şeyin şans eseri başarılı olduğu gerçekliğinde yaşamasıymış. Yani kendi yetenekleri ve başarılarından şüphe duyması. Bu sendromla bağlantılı olarak da hak etme duygusu ve suçluluk gibi karmaşık duyguların ortaya çıkması. Bunları duyduğumda çevremde pek çok kişinin bu duyguları hissettiğini fark ettim. Yakın çevremden tutun da seminer katılımcılarıma kadar geniş yelpazedeki kişilerle ettiğim sohbetlerde kendileri hakkında yukarıdakilere benzer tanımlamalar yaptıklarını hatırlıyorum. Belki de sırf bu duygular içinde oldukları için potansiyellerini tam kapasiteyle hayatlarına aktaramıyorlar. Sizde durum nasıl? Benzer duygular varsa yepyeni bir yıla başladığımız şu günlerde hayatımıza bir göz atıp minik bir farkındalık çalışmasıyla kendimizi yeniden yapılandırmaya ne dersiniz? - Başarılarınızdan ilk ne zaman şüphe duydunuz? Yaptığınız işlerle ilgili performans kaygısı ilk nerede başladı? Oradaki duygu neydi? Bu sonrasında hangi deneyime yol açtı? Ve sizce bu deneyim nasıl böyle bir döngüye ulaştı? Geçmişi değerlendireceğiniz bir zayıf, güçlü yönler analiziyle kendinize göz atmak oldukça yüklü bir veri sağlayabilir. - Başarı elde ettiğinizde, iyi olanı hak etmediğinize inandığınız suçluluk hissi yaşamış olabilirsiniz. "Ben bunu gerçekten hakkettim mi?" sorusu sıkça akla gelebilir. Ailenizde kime ait deneyimi tekrarlıyor olabilirsiniz? - Başarı olarak tanımladığınız neler olmuş? Kabul etmediklerinizle aralarında nasıl benzerlikler ve farklılıklar var? - Yakın çevrenizden görüş alsanız sizi nasıl değerlendirirler? - Suçluluk hissi beraberinde kendini cezalandırma davranışını getirebilir. Örneğin, başarılı olduğunuzda kendinizi ödüllendirmek yerine bir şekilde cezalandırmak; başarıyı küçümsemek veya bunun üzerine gitmemek gibi yaygın bir tepki haline gelebilir. Bunları tekrar tekrar yaşadınız mı? Yukarıdakiler kulağınıza nasıl geliyor? Bütün bunlar tanıdıksa neler yapabiliriz? - Yeteneklerinizin farkında mısınız? Sizi özel kılan neler var? En az 10 maddeyle başlayın. Ve bir hafta boyunca her gün listeye bir tane daha ekleyin. Kendinizi yeterince iyi görmemek, gerçek potansiyelinizi görmekte zorluk çekmenize neden olabilir. Yeteneklerinizin farkında olmak, öz saygınızı artırır. Her gün olumlu bir şeyler eklemek hayatınıza pozitif açıdan bakma pratiğinizi de arttıracaktır. Kendiniz hakkında daha gerçekçi bir bakış açısı geliştirmek başarılarınızı sahiplenmeye çalışmanızı doğuracaktır. - Küçük de olsa her başarınızı fark ettiğinizde kendinizi kutlayın. - Kendinize karşı nazik olun; olumsuz düşüncelerin yerine olumlu ifadeler koymaya çalışın. Öz şefkat ve nezaket kendinize karşı en cimri davrandığınız konularsa bu durumu değiştirmek gerekir. Olumsuzlarla kendinize sürekli ateş etme deneyiminizden özgürleşmeye çalışın. - Hangi konularda eksik hissettiğinizi belirleyip o konularda eğitimler veya rehberlikler alabilirsiniz. İnternette bunlarla ilgili sayısız fırsat dolaşıyor. Okuyabilir, seyredebilir veya tecrübeli bir mentor ya da yaşam koçunun desteğini alabilirsiniz. - Yeni hobiler veya aktiviteler deneyerek hangi alanlarda doğal bir yeteneğe sahip olduğunuzu keşfedebilirsiniz. Gönüllü çalışmalarla farklı roller üstlenerek yeni beceriler edinebilir ve yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz. - Meditasyon veya farkındalık egzersizleriyle zihinsel olarak kendinizi dinlendirip içsel sesinizle bağlantı kurmanıza yardımcı olabilirsiniz. - Hedef belirleme alışkanlıklarınızı gözden geçirin. Kısa vadeli hedefler koyarak bunlara ulaşmayı hedefleyebilir; bu sayede ilerlemenizi görüp motivasyon kazanabilirsiniz. Herkesin farklı bir yolu vardır. Hangisin iyi geleceğini anlamak için denemek gerekir. Ve birşeylerin iyi gelebileceğini kabul etmek. Başarılarımızı sahiplenmek için: “Fark et, dönüştür, dönüş”
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.