EYLULEKIM2025 Avram Ventura
Başarıya ulaşmak için
Okul yerleştirme sınav öncesi gerginliklerini, ilkin çocuklarımla doğrudan yaşamıştım, şimdi torunlarımda dolaylı olarak izledim. Kimi aileler için bu gerginlik bir başarıya odaklanmaktan çok, bir çekişmeye, çevreye karşı kendini kanıtlamaya dayanıyor. Kuşkusuz herkes maddesel olanakları yeterli olduğu sürece çocuklarının en iyi okullarda eğitim almasını ister; oysa günümüz sınav sisteminde, iyi öğrencilerin seçimlerinin de kimi zaman şansa kaldığını görebiliyoruz. Okuduğumuz okulların bizi hayata hazırlamaları kadar, meslek seçimimize olan etkilerini yadsıyamayız; ancak aldığımız eğitimle birlikte, vereceğimiz doğru kararlar ve yeteneklerimiz, başarı şansımızı daha çok arttırmaktadır. Kendi payıma, her zaman geliştirebileceğimiz bilgi, deneyim ve becerilerimizin, ilerlememizde daha etkili olacağını düşünüyorum. Bu sözlerimi yalnızca okuduğumuz okullarla sınırlı tutmak istemiyorum. Eğitime ağırlık veren, bireysel gelişimimizi hızlandıran her tür kurum, dernek ve oluşumlardan elde edebileceğimiz kazanımlar, ancak içinde yer aldığımız topluluğun öğretilerini benimsemek ve yaşama geçirmekle olanaklıdır. Sahip olduğumuz diplomalar yalnızca bitirmiş olduğumuz okulları belirtir ve o iş alanında ilk adımı atmamızı sağlar; ama bilgi, yetenek, beceri ve başarımızı, yaptığımız çalışmalarla kanıtlamak durumundayız. Sözlük tanımlarına sığınacak olursak sabır, her türlü olumsuz koşullarda olsun bekleyebilmek, direnebilmek, dayanabilmektir. Ayrıca geçen süreci olgunlukla kabullenebilmektir. Çaba ise herhangi bir işi yapmak için gösterdiğimiz irade, güç ve çalışmadır. Bu iki eylem, hayatta başarılı olmak için geçmemiz gereken sınavların başında gelmektedir. Nitekim ünlü bilim insanı Einstein’a, diğer insanlardan çok zeki olduğunu söylediklerinde, onlara başkalarıyla olan farkını şöyle açıklamış: Birçok insan samanlıkta iğne ararken, bulduktan sonra dururlar, demiş. Oysaki o bir ikincisini, hatta bir üçüncüsünü bulmak için arayışını sürdürürmüş. Gerçekten talihliyse, bir dördüncüsü için bile araştırmaktan kaçınmazmış. Yine çağımıza buluşlarıyla damgasını vurmuş, Apple’ın kurucu ortaklarından Steve Jobs, 2005 yılında Stanford Üniversitesi diploma töreninde yaptığı konuşmada şöyle diyordu: “Büyük işler başarmanın tek yolu yaptığınız işi sevmekten geçer. Sevdiğiniz şeyi daha bulamadıysanız, aramaya devam edin. Sakın durmayın. Söz konusu kalbinizin sesi olduğu için, sevdiğiniz şeyi bulduğunda hemen anlayacaksınız.” Hangimiz çalıştığımız bir alanda ne denli tutkulu olabildiğimizi bilmiyorum. Aslında yaşam öykülerini okuduğumuzda, başarılı insanların başkalarıyla olan farklılıklarını, bu yolda göstermiş oldukları çabayı ve almış oldukları sonuçları daha iyi anlayabiliyoruz. Kişi yalnızca maddesel ve şekilsel koşulları yerine getirerek, amaçladığı bir düzeye ulaşamaz. Önemli olan, her alanda kendini geliştirmesi, bu konuda olumlu nitelikleri kazanmasıdır. Bu da kuşkusuz uzun süren bir çalışma ve eğitim süresini gerektirmektedir. Bilinen öyküdür: Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp kavağa sormuş: “Sen kaç ayda bu duruma geldin?” Kavak, “On yılda.” diye yanıtlamış. Kabak bu sözler üzerine gülmüş: “On yılda mı? Ben neredeyse iki ayda seninle aynı yüksekliğe ulaştım.” “Doğru!” demiş kavak, başkaca bir söz etmeden. Günler geçmiş, sonbaharın ilk rüzgârları ile birlikte kabak üşümeye, yapraklarını dökmeye başlamış. Soğuklar arttıkça da kuruyormuş. Büyük bir kaygıyla kavağa sormuş: “Bana neler oluyor?” Kavak da, onun ölmekte olduğunu söylemiş. Bunun üzerine kabak nedenini öğrenmek istemiş. Kavağın yanıtı şöyle olmuş: “Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için!” Düşünceler kadar, insanların da olgunlaşması, gelişmesi için mutlaka gerekli olan bir süre vardır. Bu süre kişinin yapısına, yeteneğine, çalışma düzeyine göre değişiyor. Doğru seçimler yanında, göstereceğimiz sabır ve çabayla hedefimize ulaşabiliyoruz.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.