OCAKSUBAT2025 Avram Ventura
Paylaşılan deneyimler
Kuşaklar arasındaki anlaşmazlıklar her zaman bir tartışma konusu olmuştur. Yaşlılar bir araya geldiğinde gençlerden yakınır, gençler de yaşlıların onları anlamadıklarından… Doğaldır. Yetiştiğimiz ortamlardan teknolojik gelişmelere, bilgiye erişme araçlarına kadar her şey o denli hızlı bir değişim içinde ki… Ayrıca geçen yılların yaşlılara yüklediği birikimler, mutlaka gençlerle olan görüş farkını etkiliyor. Hangi alanda isterse olsun, deneyimler aydınlatıcıdır, yol göstericidir. Birçoğumuz için bu başkalarıyla ilgili yaşanmışlıklar ilgimizi çekiyor görünse de, ders aldığımızdan kuşkuluyum. Okuruz, dinleriz, sonra da söylenenlerden işimize gelenlerini hayata geçirmeye çalışırız. Her ne denli bir genelleme yapıyor görünsem de, kendimi çoğunluğun dışında görmüyorum. Başarılı insanların anılarını, kendi alanlarında yaptıkları çalışmaları doğrusu keyifle okuyorum. Buna karşın yine kendi bilgim, birikimim ve deneyimlerim doğrultusunda davranışımı sürdürüyorum. Sanıyorum bu söylediklerim başkaları için de geçerli olmaktadır. Deneyimi yalnızca olumlu anlamda kullanmamız yanıltıcı olacaktır. Başarısızlıklar, duygusal yıkımlar, maddesel kayıplar gibi hayat boyu karşılaştığımız olumsuzluklar da bizim için önemli birer deneyim sayılabilir. Büyük bir ormanda yürüyüşe çıkan bir adam yolunu yitirmiş. Bir çıkış yolu bulmak için uzun bir süre dolanmasına karşın, başarılı olamamış. Bu sırada bir başka birine rastlamış. Büyük bir sevinçle adamdan yolu göstermesini istemiş. Meğer adam da yolunu yitirmiş, bir çıkış arıyormuş. Birinci adam kaygılanıp üzülürken, ikincisi telaşlanmamasını söylemiş. “Denediğimiz ve işimize yaramayan yolları birbirimize söyleyebiliriz, demiş. Bu da doğru yolu bulmamızı kolaylaştıracaktır.” Deneyim bir sonuç değil, bizi olgunlaştıran, değiştiren, başkalaştıran bir süreçtir. Bu süreç içerisinde başarılarımız kadar, hatalarımız da yolumuzu aydınlatan birer etmen olmaktadır. André Gide, Kalpazanlar romanında şöyle diyor: “Ateşin yaktığını çocuğa durmadan yinelemektense, birazcık elini yakmasına razı olmalıyız. Deneyim öğütten daha iyi akıl verir.” Deneyim ancak kullanıldığında, yaşantımızda bir karşılığını bulduğunda, bizim için bir anlam ifade eder. Yoksa bunları biriktirerek, bilgilerimizi arttırarak sürdürdüğümüzde, hayatımız boyunca sürekli çoğalttığımız, ancak hiç yararlanmadığımız maddesel değerlerden farklı olmadığını düşünüyorum. Sabahattin Ali’nin, Kuyucaklı Yusuf romanında geçen şu sözler, söyleyeceklerimi özetler gibidir: “Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum; her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum: O da deneyim. Sana söylediğim şeyleri otuz seneye yaklaşan bir hayat bana öğretti. Sen de yavaş yavaş yola gelirsin.” Aslında sözü, düşüncelerimizi olduğu kadar deneyimlerimizi de paylaştığımız sosyal medyaya getirmek istiyorum. Nesnel olarak baktığımızda bu alan, birbirimize ulaşmakta olumlu bir olanak sağlarken, büyük çoğunluğu için ‘fark edilmenin’ öne çıktığı bir ortam oluşturdu. Paylaşılan yaşanmışlıklar, birer imrendirme, başkalarından farklı olmayı gösterme amacına dönüştü. Bu konuda elbette ki kimsenin özgürlüğünü kısıtlayamayız. Beğenmeyen hesabını kapatarak ayrılır ya da istemedikleriyle arkadaşlık bağını keser. Son noktayı koymadan şunu söylemek istiyorum: Deneyimler önemlidir; paylaşan için olduğu kadar, yararlanmayı bilen için de… Hayatımız, belki de deneyimlerimizin toplamıdır!
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.