KASIMARALIK2025
JAPON KİNTSUGİ SANATI
Japonya'da onarım geleneği olarak Kintsugi Sanatı Kırılan bir cam eşyanın, bir sürahinin, bir rakı bardağının, bir şarap karafının ardından üzülmeyen yoktur. Hele değerli ise, ya da hediye edilmişse, bir anısı varsa ya da takım bozuldu diye bir daha yerine aynısını koymak imkansızsa… Büyüklerimiz bu gibi durumlarda bizi teselli etmek için şans getirir, uğur getirir derler. Bazıları da kırılan bir eşyayı evde tutmayı uğursuzluk sayar. Kimileri kırılan bir şey oldu mu, evin üzerinde çok nazar varmış, nazar çıktı olarak bu tatsız olaydan teselli bulurlar. Böyle inançlar mutlu hissettirir. Çünkü kırılan bir şeyi toparlayıp tekrar bir araya getirmenin veya satın almanın imkânı yoktur. Bir de kırılan bir şey uğursuzluk getirmesin diye üçe tamamlama olayı vardır. Bu gibi inanışlar kültürden kültüre değişir. Herkesin başından bu tür olaylar geçmiştir. İnsan sessizlikle yıkılır, küçük bir biblonun kırılışıyla parçalanır. Susarsınız, ağlamaz, bağırmazsınız, boğazınıza oturan düğümü de, içinizde biriken kırgınlığı da taşımaya razı olursunuz, günler geçer, haftalar geçer, unutmazsınız. Çünkü kaybın gerçek yüzü, bu küçük eşyanın masumluğunda saklıdır. ve bizler kırık parçaların arasında o parçanın ardından bir yas tutmuş gibi oluruz. Sanki o küçük biblo yok olurken bizi de götürmüştür yanında… öyle bir his içinde, bir burukluk, boğazımızda bir düğüm. Eminim ki, sizin de içinde saklı anılar nedeniyle atmaya kıyamadığınız kırık objeleriniz vardır. Japonlar bu sorunu çözmüşler. Kırılan bir eşyanın parçalarını yapıştırma işlemini sanata çevirmişler. Bu sanatın adı Kintsugi. Kırık çömlekleri urushi cila ile onarma ve kırık çatlaklarını altın veya gümüş tozu ile doldurarak icra ettikleri Japon sanatı. Urushi cilası, urushi ağacının doğal reçinesinden elde edilen bir ağaç özü. 7000 yıldan uzun süredir rafine edilmiş, oldukça değerli bir malzeme. Bu organik malzemeyi güçlü bir yapıştırıcı olarak kullanıyorlar. Urushi ağacı Doğu ve Güneydoğu Asya’nın muson bölgelerinde yaşıyor. Ağaç, zarar gördüğünde kendini iyileştirme mekanizması olarak reçine üretiyor ve bu reçine ona koruyucu özelliğini kazandırıyor. Eskiden sadece onarım amaçlı kullanılan bu yöntem sanat olarak adlandırılmıyordu. Önemli olan eşyayı tekrar kullanılır hale getirmekti. Ancak günümüzde kintsugi hem felsefe hem de sanat olarak yeniden keşfedildi. Amaç kırığı gizlemektense, kırığı altınla veya gümüşle aydınlatmaktı. Japonların genellikle bir zanaat olarak gördükleri kintsugi, dünyanın diğer yerlerinde bir dönüşüm hikayesi olarak görüldü.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.