OCAKSUBAT2025
ÇELİK YAPILAR
Çelik yapılar ekonomik bir çözüm sunuyor İklim koşullarından bağımsız, fabrikalarda üretilen çelik binalar, geleneksel yöntemlere göre 2-3 kat daha hızlı inşa ediliyor. Diğer yandan çelik binalar, artan inşaat maliyetlerine karşın sundukları mali avantajla da öne çıkıyor. Çelik binaların geleneksel yapılarla maliyetleri kâğıt üstünde aynı gibi gözükse de bu tipteki yapılar, zaman ve kazanılan alanlardan dolayı daha ekonomik bir çözüm olarak dikkat çekiyor. Özellikle tekrarlı projelerde bu ekonomik avantaj daha da çok artıyor. Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, “Çelik binalar olması gereken potansiyeli yakalayabilmiş değil. ‘Çelik yapılar pahalıdır’, ‘Çelik yapıları inşa edecek yeterli insan kaynağımız ve tesisimiz yok’ gibi bilimden ve gerçeklerden uzak birçok önyargı hâlâ varlığını sürdürüyor. Ülkemizin çelik yapı üretiminde dünya liderleri arasına girmesi mümkün, fakat bunun için mevcut algının değişmesi gerekiyor.” diyor. Minimum enerji ihtiyacıyla tamamlanıyor Çelik, performans kaybı olmadan yüzde 100’e kadar defalarca geri dönüştürülebiliyor. Ön üretimli yapı sistemleriyle inşa edilen çelik yapılar, minimum enerji ihtiyacıyla tamamlanabiliyor. Böylece enerjide dışa bağımlılığı azaltırken, karbon salınımının düşürülmesine de katkıda bulunuyor. Diğer yandan, bu tipteki yapıların hafif olması altyapı maliyetlerinde tasarrufa gidilmesini de sağlıyor. “Çelik pahalıdır" algısı yanlış Çelik yapıların pahalı, betonarme yapıların ise daha ucuz olduğu görüşünün oldukça hatalı bir yaklaşım olduğunun altını çizen Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, “Öncelikle insan hayatının parayla ölçülemeyeceği konusunda herkesin hemfikir olduğundan kuşkumuz yok. Çelik yapıların ‘pahalı’ olduğu konusu ise kesinlikle doğru değil, 3 kat daha hızlı, daha hafif, daha verimli olan, sadece bir yapının taşıyıcı sistemi payı yüzde 20’nin içinde bulunan bir yapıya pahalı denebilmesi mümkün değil. ‘Çelik yapılar pahalıdır’, ‘Çelik yapıları inşa edecek yeterli insan kaynağımız ve tesisimiz yok’ gibi bilim ve gerçeklerden uzak birçok önyargı hâlâ varlığını sürdürüyor. Altını çizerek söylemek isterim ki yıkılmayacak binalar yapmak zorundayız. Çelik, bu konuda kendini defalarca kanıtlamış bir malzeme ve nesilden nesle aktarılabilir” diyor. “Yatırımın geri dönüş süresi kısalıyor” Çelik yapıların yaygınlaşmasıyla deprem dirençli evlere sahip olurken, işletme maliyetlerinde de en az yüzde 50 avantaj sağlanacağını açıklayan Melih Şimşek, “Bu tipteki yapılar daha hızlı üretildiklerinden yatırım geri dönüş süresi avantaj sağlıyor. Uzun kullanım ömrü sunuyor ve geri dönüşümlü oldukları için tekrar tekrar kullanılabiliyor.” şeklinde sözlerini sürdürdü. “Türkiye, çelik yapı üretiminde dünya liderleri arasına girebilir” Her fırsatta off-site construction’ın yaygınlaşarak bir endüstriye dönüşmesinin gerekli olduğunun altını çizdiklerini belirten Şimşek, “Bunun ilk nedeni, başta ülkemiz vatandaşları olmak üzere herkes için güvenli mekânlar oluşturmak. Türkiye, dünyanın yedinci, Avrupa’nın ise birinci büyük çelik üreticisi olduğu halde çelik binalar henüz istenilen düzeyde yaygınlaşamadı. Oysa hem kaynaklarının genişliği hem de yakın gelecekte dünyanın en büyük barınma ihtiyaçlarının doğacağı coğrafyada konumlanması nedeniyle Türkiye’nin çelik yapı üretiminde dünya liderleri arasına girmesi mümkün, fakat bunun için mevcut algının değişmesi gerekiyor” dedi.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.