KASIMARALIK2024
E-ÇÖP DAĞLARI
Dünyanın sonu için yeni senaryo: E-çöp! Doymak bilmeyen bir iştahla e-çöp tsunamisi yaratıyoruz Geride kalan ekim ayında peş peşe iki günde dünyanın geleceği için önemli mevzular dile getirildi. Uluslararası E-Atık Günü 14 Ekim’de, Dünya Gıda Günü de 16 Ekim’de binlerce etkinlikle gündeme geldi. Gıda günü ve sorunlarını başka bir yazıda kullanacağız. Dünyanın sonu için yeni bir senaryo olan “e-atık” denerek kibarca söylenen ama gerçekte e-çöp’ten başka bir şey olmayan bu gün vesilesiyle mevzuya şöyle bir girelim. Elektronik atıklar, plastikler, toksik kimyasallar ve ağır metaller içerir; bunlar doğru şekilde yönetilmediğinde toprak, hava ve su kirliliğine yol açıyor. E-atık üretimindeki en hızlı artışın temel nedeni, insanların teknolojik cihazlara sahip olma konusundaki doymak bilmez ihtiyacı. Birleşmiş Milletler, kendimizi içinde bulduğumuz kritik durumu tanımlamak için “e-atık tsunamisi” ifadesini ortaya attı. Elektronik atık veya e-atık, günümüz küreselleşmiş dünyasında bir “saatli bomba” olarak kabul ediliyor. Terim, istenmeyen, çalışmayan veya “kullanım ömürlerinin” sonuna ulaşmş elektronik cihazları kapsıyor. E-atıkların çevresel etkisini analiz eden Cenevre Çevre Ağı’na göre, elektronik cihazların üretiminde kullanılan elementler ve malzemeler gezegenimiz için inanılmaz derecede zararlıdır. Özellikle yılın daha sıcak aylarında bir çöplüğe atılır atılmaz, toprağa karışmaya bırakılırlar. Bu süreç boyunca yıllar geçebilir. Çevre üzerindeki en büyük olumsuz etkilerden biri, kurşun, kadmiyum ve berilyum gibi toksik bileşiklerin havaya salınmasıdır. Bundan sonra, zehirli maddelerin yeraltı suyuna sızma şansı vardır ve hem suda yaşayan hem de karada yaşayan türleri etkileyebilirler. E-atıklar çöplüklere sağlam bir şekilde ulaştığında, çevredeki toprak cıva, kadmiyum ve kurşun gibi tehlikeli maddelerle kirlenir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, e-atıklara maruz kalmak, erken doğum gibi olumsuz sonuçları, akciğer fonksiyonlarında değişiklikler ve solunum sorunları gibi olumsuz sağlık etkilerine neden olur. Ve bu zorluklar her geçen gün daha da ortaya çıkmaktadır. E-atıkların uygun şekilde toplanması ve geri dönüştürülmesi çevreyi ve insan sağlığını korumak bir zorunluluktur.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.