EYLULEKIM2023 Dr. Zeki Hozer
G20, bir hayal kırıklığı mı?
G20, bir hayal kırıklığı mı? Britanya Hindistanı'nın başkenti olarak temeli 15 Aralık 1911 günü atılan Yeni Delhi şehri, bu yıl 9-10 Eylül'de, G20 liderlerini konuk edecek. Gündemde ana konular "Sürdürülebilir Gelişme" ve "Ukrayna Savaşı". Katılan liderlerin boş zamanlarında, kentin ünlü barlarının bulunduğu Connaught Meydanı'nı ziyaret etmelerini kimse beklemiyor ama Yamuna Nehri'nin kıyısında yer alan ve Mahatma Gandhi'nin ölümünün ardından yakıldığı yer olan Gandhi Anıtı'nı ziyaret ederek feyz alabilirler diye düşünüyorum. Dünyanın tüm kötülüklerine karşı etkili ancak şiddetsiz direnişin felsefesi olan Satyagraha'nın yaratıcısı ve Hindistan bağımsızlık hareketinin ruhi önderi olan Mahatma Gandhi, tüm dünyada yüce ruh anlamına gelen "Mahatma" ismi ile anılır. Bu ismi O'na, 1913 yılında Nobel ödülü alan Bengalli ünlü yazar Tagore vermişti. Yeni Delhi yöneticilerinde stres katsayısı bugünlerde çok yüksek. Çin Başkanı Şi Chinping gelmese bile Jo Biden, Rishi Sunak ve Emmanuel Macron gibi liderlerin katılacaağı zirveyi bir problem yaşamadan tamamlamayı umut ediyorlar. 30 milyon nüfuslu başkenti de kapsayan Delhi Eyalet Başbakanı Arvind Kejriwal, zirvenin yapılacağı günler olan 8-10 Eylül arasını resmi tatil ilan etti. Böylece tüm kamu personeli, öğrenci ve özel kuruluşların çalışanları ayak altında olmayacak! Gecekonduları yıkarak kentin yoksulluğunu makyajlamayı ihmal etmeyen ve maymunlar dahil bölgede kuş uçmaması için 10 binden fazla resmi kişiyi görevlendiren Hindistan Başbakanı Narendra Modi, kısıtlamalarda halkın sıkıntıyı olgunlukla karşılayacağından emin! Ne de olsa önümüzdeki yıllarda nüfus açısından Çin'i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi olacak Hindistan'ın devasa yoksulluk ve gelir dağılımınındaki adaletsizliklerle uğraşmaktansa, Ay'a uydu indirme ve G20 zirvesi güvenliği için tüm kenti yasaklarla donatmak daha kolay politik kararlar! İlk kez 1999 yılında biraraya gelen G20 ülkeleri, dünya ticaretinin yaklaşık üçte ikisini, global ekonominin de yüzde 85'ini temsil ediyor. Zaten amaç da, dünya ekonomi ve ticaretinin potansiyel ülkelerini aynı çatı altına alarak, ortak regülasyonlarla piyasa ekonomisinin, olan ve olası küresel sorunlarına çözüm bulmak idi. 1930 krizi, İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası sarsılan küresel ekonomik dinamikler, 1970’li yıllardaki para ve petrol krizleri, bu tür organizasyonları gerekli kılmış ve daha 1975'lerde G5-6-7 gibi platformları realize etmişti. On dokuz ülke ile Avrupa Birliği bu kuruluşun asli üyeleri. Ülkeler, Türkiye dışında Arjantin, Brezilya, Avustralya, Kanada, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, İtalya, Japonya, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Güney Kore, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. G20 sadece üye ülke hükümetlerinin temsil edildiği bir kuruluş değil, ayrıca NGO denilen hükümet dışı kuruluşlara da bünyesinde yer veren bir yapıya sahip. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Ekonomik İşbirliği Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) gibi kuruluşlar da toplantılara katılmakta, iş dünyası (B20), emek(L20), sivil toplum(C20), düşünce (T20), gençlik (Y20) ve kadın(W20) başlığı altındaki bağlantı grupları ile öncelikli kesimlere dair sorunlara işbirliği çalışmaları zemininde katkılarda bulunmayı hedefliyor. Ancak geçen yarım yüzyıla baktığımızda dağın fare doğurduğunu söylemek yanlış olmaz. G20'nin küresel sorunlara ilişkin çözüm önerileri hep yüzeysel boyutta kaldı. Tüm bildirge ve deklarasyonlarda "güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin sağlanması", "krizlerin kök nedenlerinin sorgulanarak finansal sistemin dönüştürülmesi", "uluslararası finansal kurumların reformu", "temiz enerji, yeşil büyüme ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması, iklim değişikliğine karşı mücadele edilmesi", "yoksulluğun azaltılması ve kalkınma için özellikle düşük gelirli ve kalkınma yolundaki ülkelere katkılar sunulması", "küresel büyüme için yatırımların yapılması (özellikle en az gelişmiş ülkeler lehine)" ve "yolsuzluk ve yoksullukla mücadelenin yoğunlaştırılması" gibi ifadeler yer alsa da, G20'nin dünyadaki major bir sorunu ortadan kaldırdığına daha şahit olmadık! Bence dönem başkanı Hindistan, her liderin hamasi laflarla boş umutlar vadedeceği "Sürdürülebilir Gelişme" ve "Ukrayna Savaşı" gibi gündem başlıkları yerine, G20'de radikal kurumsal dönüşümü ele alarak, küresel sorunlara ayrıntılı analizlerin yapılacağı ve çözüm için de strateji ve eylem planlarının ortaya konulacağı bir platformu hedeflemeliydi.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.