MAYISHAZIRAN2024 Pınar Tekeş
Duygularla Temas 2
Duygularla Temas 2 Neden kendimizle bağlantıya geçmekten kaçınıyoruz? Savunma mekanizmalarımızı bilişsel yanda tuttuğumuz için düşünce kanalımız bizi koruyor. Bu da gerçeğimize ulaşmak konusunda bir defans oluşturuyor. Bırakın duygularımızı göstermeyi, onların varlığını fark etmek bile korkutuyor. Ama biz sadece bizi rahatsız eden şeylerle temas edebilirsek yüzleşebiliriz. Her bir anımızda, o anda bize hissettirdiği kendilik algısı var. Üzerinden zaman geçtikçe de birikip inanç haline geliyor ve onu kendi gerçeğimiz gibi giyinip kuşanıp hayatımızın bir parçası haline getiriyoruz. Bu nedenle de aslında onları oluşturmaya başladığımız erken dönem çocukluk anılarımızla çalışmamız çok kıymetli. Şefkatli bir ebeveyn gibi davranıp oradaki korkularla yüzleşmek, onlardan özgürleşebilmek için atılacak güzel bir adım olabilir. İşe değersizlik duygusuyla başlayalım mı? - Kendini küçükken ilk ne zaman değersiz hissettin? - Şimdi o anıyı bir fotoğraf karesi gibi dondur. - O fotoğrafı eline aldığını hayal et! - Sen oradaki küçük çocuğa baktığında şimdi ve burada neler hissediyorsun? - O çocuk oradaki olayda ne deneyimlemiş? - Bir sınav sorusu gibi düşünüp kendine sor: “Bu deneyim onun hangi yönünü geliştirmeye çalışmış?” - Şimdi de tam tersini düşün. Kendini ilk ne zaman çok değerli hissettin? - O zaman neler olmuştu? - Başkaları tarafından kabul gördüğünde mi? Diğerlerinden sevgi aldığında mı? Başarılı olduğunda mı? Onların isteklerini yaptığında mı? Biri sana bir hediye verdiğinde mi? Annen seni ilk kez gerçekten gördüğünde mi? Dışsal etkilere bağlı bir değersizlik kodu olduğunda kendimize rağmen kendimizi kabul etmemiz imkansız hale geliyor. Başkalarının gözünden var olmak, kendimizi oluşturup hayata aktarma sürecimizi baltalayan en kritik engellerden biri. Sorularımıza devam edelim. - Yukarıda fark ettiğin değerlilik duygusu ne kadar sürmüştü? - Sonra ne oldu da bu tekrar bozuldu? Sürekli aynı duyguda kalabilmek yaradılışa aykırı. Ama olumsuzdan olumluya geçebilmek sadece düşünceyle gerçekleşmez. Bunu hayat pratiği haline getirebilmek için adım atmak gerekir. Nasıl bir adım? Üstteki çalışmadaki dış motivasyon kaynaklarının ne kadar gerçek olduğunu fark ederek. Peki sonra? Sonrasında bunu değiştirerek! Değerli hissetmek için öncelikle bununla eşleşecek titreşime yükselmek gerekir. - Öncelikle negatif motivatörleri fark et, onlardan özgürleş! - Titreşimlerini yükseltecek güzel kaynaklar bul kendine. Herkesinki farklıdır. Sen alanını nelerle güçlendirmeyi seçiyorsun? Bir çiçeğe, denize bakarak mı? Ormanda yürüyüş yaparak mı? Kendine bakım yaparak mı? Güzel bir yemek hazırlayarak mı? Sana iyi gelecek şeyi sadece sen bilebilirsin. - Sonra pozitif motivasyon alanlarını genişlet. Anda kalma egzersizleri, nefes çalışmaları, belki yoga... Sana ilham verecek yerlere git. Sergi, konser, tiyatro. Kollektifin mutsuzluğunu değil, mutluluk enerjisini de kendine alabileceğini hisset. - Her gün kendinle kalacağın bir 10 dakika ayır kendine. Anlamı aramak yerine, ancak kendinin yaratabileceğini fark et. - Şimdi tekrar bak, kalbine sor. Değerli olursan en kötü ne olur? Bak bakalım başka korkuların kalmış mı? Kalmışsa yukarıdaki çalışmayı bulduğun duyguya uyarlayıp tekrar çalış; ta ki olumsuz duygu kalmayana kadar. - Tüm olumsuzlardan özgürleştiğinde şu olumlamayı yapabilirsin. “Ben olduğum halimle değerliyim” “Değerli olmayı sürdürmek için kendime izin veriyorum.” Bu çalışmayı her hafta başka bir olumsuz duygu üzerinde uygularsan birkaç ay sonra alanında muazzam bir pozitif alan açılmış olacaktır. Denemeye değer! Fark et, dönüştür, dönüş!