EYLULEKIM2024
Prof. Dr. Levent Kırılmaz
Hayır demeyi bilmek
HAYIR DEMEYİ BİLMEK
Bazen “hayır” en nazik kelimedir.
(Sunday Adelaja)
İnsanın başına ne gelirse dilinden gelir derler, bu kısmen doğrudur. Dilden çıkan üç şey sizin itibarınızı, güvenilirliğinizi ve kişiliğinizi yansıtır: Birincisi verilen söz, ikincisi ağır söz, üçüncüsü de gereksiz söz.
Söz vermeyi seviyoruz çünkü bunun birkaç sebebi vardır. Söz verdikçe insanların gösterdiği itibar, ihtimam hoşumuza gidiyordur. Ya insanları kırmamak, üzmemek için çabalıyoruz, ya da kendimizi olduğumuzdan daha iyi göstermek için bir çabanın içine giriyoruz. Sebep ne olursa olsun verilen her söz aslında insanı büyük yükümlülükler içine sokabilir. Ve bu yükümlülükler de zaman, mal, para kaybına yol açtığı gibi güven ve dost kaybına da yol açabilir.
Doğumumuzdan itibaren onay almak, varlığımızın kabul görmesi, sağlıklı ve mutlu bir yaşam, temel gereksinimlerimizden biridir. Bizler yetişirken çeşitli şekillerde onay almayı öğreniriz, mesela başkalarına ’”evet” dediğimizde bizi daha çok sevdiklerini, başkalarıyla aynı fikirde olmadığımız zamanlarda, kendi fikrimizi ifade etmenin gruptan dışlanmamıza sebep olacağını düşünüyor olabiliriz. Çünkü İnsanoğlu çevresi tarafından takdir ve kabul edilmek arzusu içindedir. Hepimiz alçak gönüllülüğün önemli bir erdem olduğunu bilerek büyüdük ve bunun da yıllar içinde, kabul görmenin en önemli unsuru olduğunu görerek öğrendik. Bir topluluk içine girdiğimizde herkes bizi sevsin, kabul etsin ve değer versin isteriz. Bunun için fazlasıyla çabalıyor ve genelde kendimizi olduğumuzdan farklı göstermeye uğraşıyoruz. Birinin isteğini reddettiğimizde sevilmeyeceğimizi, onay almayacağımızı düşünürüz.
Hâlbuki değerlerimizle, düşüncelerimizle çelişen isteklerle karşılaştığımızda, kişisel ihtiyaç ve isteklerimizle çakışan durumlarda veya kendimizce reddetmek için sebeplerimizin olduğu durumlarda “hayır” diyebilmeliyiz. Aksi halde her şeyden önce kendimize olan saygımızı kaybederiz, başkalarının bizi sömürmesine izin vererek, kendi kendimizi de kötülük etmiş oluruz. İstemediğimiz halde “evet” dersek, neticesinde hissedeceğimiz hisler; kızgınlık, kullanılmışlık hissi, utanç, mutsuzluk ve düşük öz değer olacaktır.
Çevremizdeki kişileri, kendimizden daha öne koyduğumuz ve haklarımızı çiğnemelerine izin verdiğimiz için “hayır” demekte zorlanırız. “Hayır” demenin bencillik olduğunu düşünürüz. Çevremizdeki kişilerin bizi kabul etmesi için her şeye “evet” demek zorunluluğu hissederiz.
Rahatsız olduğumuz şeyleri söylemediğimiz, göstermediğimiz ve reddetmediğimiz için bu durumlara uzun süre katlanmak zorunda kalıyoruz ve bu sıkıntıyı içimizde biriktirmeye başlıyoruz. Bazılarımız bunu içinde saklamaya devam edip için için sıkıntı çekerken, bazılarımız da dayanamayacağımız noktaya geldiğimizde ani ve yersiz çıkışlarla kendimizi haksız konuma düşürebiliyoruz.
“Hayır” demenin karşı tarafa saygısızlık gibi geleceğini düşünürüz. Hâlbuki “hayır” demek, kişinin söylediği o şeyin kendisi için çok zor olmasa bile, zamana bağlı olarak yetiştiremeyeceği ve gerçekleştiremeyeceği bir şey olabilir. Karar sizindir, verdiğiniz sözler arttıkça riskleriniz de artar. Çünkü “hayır” diyememek biraz da “evet” demektir. Bu da söz vermekle eşdeğerdir. “Hayır” dememenin birkaç sebebi vardır. Bunlar, itibar kazanmak, güçlü görünmek, karşı tarafın kalbini kırmamak, gönül kazanmak, kendi değerimizi bilememektir. Kendinize daha çok değer verir ve güvenirseniz daha rahat “hayır” diyebilirsiniz.
Eğer önceliklerinizin ve sizi mutlu eden şeylerin farkında olursanız “hayır” demek daha kolay bir hale gelecektir. Öncelikle birilerine istemeyerek “evet” derken kendi kendinize ürettiğiniz bahaneleri rafa kaldırmanız gerekir. Sonra gerekirse, hayatta neye veya kime daha fazla zaman ayırmak istediğinizin bir listesini yapın. Yaptığınız bu listeyi uygulamakla işe başlayın, gerisi kendiliğinden gelecektir.
Birçok insan “hayır” diyemediği için zor duruma düşer. Hâlbuki “hayır” diyebilmek de bir erdemdir. “Hayır” diyemediğimiz için çoğu zaman kendimize olan güvenimizi yitirir, istismara açık bir insan oluruz. Bunun için hoşlanmadığımız, istemediğimiz ya da suiistimale açık şeylere “hayır” diyebilmeliyiz.
Bazı zamanlarda kırıcı olmamak için, bazen çekindiğimiz için, bazen de sadece gerginlik olmasın diye net bir şekilde “hayır” demek yerine, hayır anlamına gelecek imalarda bulunuruz ya da beyaz yalanlar söyleriz. İşte kısır döngü burada başlar. Kendimize böyle davranarak biçtiğimiz kıyafet zamanla bir yüke dönüşür. Sözlerimizle ifade etmediğimiz şeyler genellikle anlaşılmaz ya da daha kötüsü kendimizi yanlış tanıtmamıza sebep olur. İsteklerimizi söylememeyi önemli bir değer saydığımız için karşımızdaki kişiler bizi anlamayınca, tanıyamayınca, istediklerimizi karşılamayınca kendimizi değersiz hissederiz. Oysa ne istediğini, kendine güvenerek ve cesur davranarak net ve zamanında söylemek iletişimin ilk basamağıdır.
Karşılıklı anlaşmayı ve uzlaşmayı uyum sağlamak olarak algıladıkça ve gerilimsiz hayatımızı koruma amacıyla “evet” dedikçe aslında kendimizi gün be gün daha fazla köşeye sıkıştırdığımızı fark etmiyoruz. Genellikle kendimiz için “hayır” diyemiyoruz.
“Hayır” diyememenin en önemli nedenlerinden biri yalnız kalma ve kaybetme korkumuzdur. Yalnız kalmamak, sevilmek, onaylanmak için söylemediğimiz her “hayır”, etrafımızdakiler için birer “evet” tir. Bu “evetler” bize her an yeni yükümlülükler, görevler, sorunlar ve bazen de kaldıramayacağımız yükler getirebilir.
Alışveriş merkezinde ağlamasın diye çocuğuna “hayır” diyemeyen bir anne-baba, patronunun onayını almak için her türlü işin altına giren bir çalışan, dostlarını kaybetmemek için istemediği şeyleri yapmak zorunda kalan bir arkadaş... Herkes eninde sonunda “hayır” diyememenin ağırlığı altında ezilir. Günün birinde isteğini karşılayamayacağı bir istekte bulunduğunda çocuğuna ilk defa “hayır” diyen ebeveyn, patronu üstüne kaldırabileceğinden fazla iş yükü yüklediğinde istifa etmeyi düşünen çalışan, ya da arkadaşına talep ettiğini veremeyecek duruma gelen dost... Hepsi geldikleri noktada geriye dönüp kendilerini sorgulamaya ve nerede yanlış yaptığını araştırmaya başlamalıdır.
Oysaki en başında; kabul edilmemek, onaylanmak, sevilmek, değerli olmak, sorun çıkmasını engellemek amacıyla her konuda uyumlu olmayı, “evet” demeyi biz seçtik. “Kimse beni anlamıyor” veya “ben ne kadar şansız bir insanım” bahanesine sığınmak yerine davranışlarımızı sorgulamak ve değiştirmek zamanının geldiğini fark edebilmek önemlidir.
“Hayır” diyememenin zararı, istemediğiniz halde bir arkadaşımızla sırf o istiyor diye sinemaya gitmekte olduğu gibi hafif bir huzursuzlukla geçebilir. Fakat bedeli bazen istemediğimiz biriyle evlenmek ya da istemediğimiz bir mesleği seçmek gibi başkalarının tercihlerinin hayatımızı olumsuz etkilemesine kadar varabilir. Kendi verdiğimiz yanlış kararların sorumluluğunu taşımak her zaman başkalarının kararlarının yükünü yüklenmekten daha kolaydır.
“Hayır” cevabını almak pek çok kişi için tatsız bir durumdur. Bunun için “hayır” kelimesini karşımızdakinin duygularını incitmeyecek bir tarzda fakat aynı zamanda kendinden emin ve kesin bir şekilde dile getirmemiz önemlidir. “Hayır” derken suçluluk hissediyorsanız, bunu yapmanın birçok yolu vardır:
“Başka bir planım var,”, “Çok isterdim ancak şu an uygun değilim,” “Başka bir şey yapmaya ne dersin?”, bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Zaten size gerçekten değer veren kişiler, “evet” demek gibi bir zorunluluğunuzun olmadığının farkında olacaklardır.
“Hayır” demenin en zor yanı tavrıdır.
(Vironika Tugaleva)
“Hayır” demek illaki karşımızdakini kırmak ve üzmek anlamına gelmez. Uygun ve sevecen bir üslupla reddedilen insan, eğer egosuna yenik düşmez ve saygı duygusunu önemserse sorun çıkmayacaktır. Beden dilimizin ve ses tonumuzun söylediklerimizle uyumlu olmasına dikkat etmeliyiz. Karşımızdaki kişiyle göz kontağı kurarak, gündelik sakin bir konuşma tonu ile “hayır” derken nezaket ve saygıyı korumak ta önemlidir. Karşımızdakinin isteğini, beklentisini anladığımızı, fakat bunu karşılayamayacağımızı belirtmek yerinde bir davranış olacaktır.
Bir kez “hayır” dedikten sonra konuşmayı daha fazla uzatmayın, aksi takdirde bir dizi özür dileme girişimlerine başlayabilir ve hatta kararınızdan vazgeçebilirsiniz. Bazı durumlarda birisi bizden bir şey istediğinde hemen o anda cevap vermemek, düşünmek için zaman istemek akılcı bir yaklaşımdır. Bizden bir şey istenirse, bu istekle ilgili detayları öğrenmek ve sorular sormak, kendimizi tartmak için önemlidir.
Aşırı kibarlık yapmadan ve bahaneler üretmeden, “hayır” deme provaları yapın. Kendinizi suçlu hissetmeden niçin “hayır” dediğinizi kısa ve net şekilde sebebini belirtin. Hayır dedikten sonra uygun durumlarda farklı bir şekilde yardımcı olabileceğinizi söyleyin. Kendinizi ve cevabınızı kararlı ve net bir şekilde ifade edebilmeniz iletişim becerinizi arttıracaktır.
İnsanların cinsiyetine, ten rengine, dinine ya da fiziksel yapısına bakarak ayırt etmek doğru bir davranış değildir. Birçok kişi herhangi bir sebepten ötürü ayrım gözetmenin yargılayıcı bir tutum olduğunu düşünür. Yaşamlarına ve işyerlerinde girmek isteyen herkesi kabul etmeleri gerektiğini, “hayır” demenin yanlış olduğunu hissederler, ancak bu yanlıştır. Ayırt etme yetimizi kullanmamız gerekir. Arkadaş ya da doktor seçimi yaparken karşınızdaki insanın enerjisi size doğru geliyor mu, iş ortağınızın sizin fikirlerinizi destekleyeceğini gerçekten hissediyor musunuz, birisi ile randevulaşırken kendinizi rahat hissediyor musunuz? Hayatınıza girmesini istediğiniz kişileri seçmek hakkınızdır. “Hayır” dediğinizde yargılayıcı davranmazsınız, ayırt etme yetinizi kullanmış olursunuz. Sezginize kulak verin ve size rehberlik edeceklerine güvenin.
“Hayır” demeyi nasıl başarabiliriz?
- Bazen “hayır” diyebilmenin kendimize “evet” demek olduğunun farkına vararak,
- Önceliklerimizi belirleyerek, zaman ve enerjimizi neye, kime ayırmak istediğimizi bilerek,
- “Hayır” diyebilmenin bize özgürlüğün kapılarını açacağını bilerek,
- Sınırlarımızı belirleyebilmenin ve bunları açıkça ifade edebilmenin ruh sağlığı açısından önemini keşfederek,
- Kararlı, kendini ifade edebilen ve özgüvenli bir insan olabilmenin yolunun yeri geldiğinde “hayır” diyebilmek olduğunu öğrenerek,
- Kendimizi tanımaya ve çevremizdekilerin de bizi olduğumuz gibi tanımasına bu şekilde olanak vereceğimizi bilerek.
Öz disiplin yaşamda ne kadar erken öğrenilirse o kadar kolay olur. Başlangıçta öz disiplin gerçekten büyük bir çaba gerektirebilir. Bu açıdan sadece karşınızdaki kişiye değil kendinize de "hayır" demeyi öğrenmeniz gerekir. Kendinizle ilgili ne kadar kararlı olursanız, huzur da içinizde o kadar çabuk hüküm sürmeye başlar. Ara sıra kendinizi ele alıp hangi noktalarda zayıf olduğunuzu ve hangi noktalarda kendinize göz yumduğunuzu görmeniz iyi olur. Bu kendinize karşı çok dürüst olmanız ve bahaneler bulmamanız gerektiği anlamına gelir. Hatta değiştirmeniz gereken yönlerinizi yazmanız ve bunların gözünüzün önünde durması sizin için yararlı olabilir. Sonra da bunlarla ilgili bir şeyler yapmalısınız.