MAYISHAZIRAN2024 Dr. Zeki Hozer
Uluslararası İzmir Festivali
Uluslararası İzmir Festivali Güzel İzmir'imizin kültür ve sanat zenginliğine unutulmaz katkılar sağlayan İzmir Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV) tarafından düzenlenen Uluslararası İzmir Festivali, bu sene 7 Haziran-26 Temmuz tarihleri arasında dünya müziğinin doruklarındaki marka isim ve grupları ile hemşerilerimizi 37. kez buluşturacak. Festival, sadece küresel anlamda yüksek standartları kabul edilen sayısız ünlü sanatçının İzmir'e getirilmesini sağlamıyor, aynı zamanda kentimizin eşsiz tarihsel mekanlarını sanat performans sahnesine dönüştürülmesi bağlamında da sıra dışı katkılarda bulunuyor. İKSEV Başkanı ve Avrupa Festivaller Birliği Başkan Yardımcısı Filiz Eczacıbaşı ile yaptığımız görüşmede hem İzmir Agorası hem de Efes Amfi tiyatrosunda gerçekleşen konserlerin öyküsünü dinleme imkanı buldum. 24 yıl önce 13. festival yapılırken, arkeoloji dünyamızın efsanevi ismi Ordinaryüs Profesör Doktor Ekrem Akurgal Hoca, kendisini aramış ve o zamanlar kazı başkanlığını yaptığı Bayraklı Höyüğü ile Agora'nın muazzam antik atmosferinin sanat gösterimleri için ideal mekanlar olabileceğini söylemiş. Bunun üzerine ilgili resmi temaslar sonrası izin alınmış ancak Agora'nın çevresinde gecekondular varmış, iki bin yıllık sütunların yanında kırık camları ve yıkık dökük duvarları ile bu yapılar büyük bir tezat oluşturuyormuş. Bunun üzerine Filiz Eczacıbaşı'nın ekibi, konser öncesi bir yandan binaların dış görünümünde estetik düzeltmeler yaparken, öbür yandan sakinlerinin evlerini o gece kullanmalarını önlemek için hepsini yemekli bir toplantıya davet edilmesini sağlamış. Bu noktada, Filiz Eczacıbaşı Uluslararası İzmir Festivalini diğerlerinden ayıran en belirgin özellik olarak tarihi mekanların kullanılıyor olmasının altını çiziyor. Bu, hem yapılan aktivitelere değer katıyor hem de tarihi mekanlara olan farkındalığı arttırıyor. Avrupa Festivaller Birliği (EFA) kapsamında 'Festival in focus' projesi, birlik üyesi festivallere odaklanarak onları inceliyor ve dünya kamu oyu ile paylaşıyor. Avrupa Parlamentosu kültür işbirliği üyesi ünlü gazeteci (Financial Times) yazar Simon Mundy de, İzmir'in tarihi geçmişine atıf yaparak anıtsal mekanlarda düzenlenen etkinliklerin günümüzü ve geçmişi buluşturduğuna vurgu yapıyor. Kendi sözleri ile “İzmir Festivali, antik mimari ile daha yeni zamanların müziğinin harika bir birleşimini sunuyor. Daha da önemlisi, Ege kıyılarında kültürün sürekliliğini daima sergiliyor – imparatorluklar, krallıklar ve politikacılar gelip gidiyor fakat medeniyet kendini yeniden toparlıyor ve sanat hiç azalmıyor” diyor. Mundy, makalesinde festivalin içeriği ile Türkiye'nin kültürel ve entelektüel köşe taşlarından birisi olduğunun altını çiziyor. Mundy, ilk kurulduğu tarihten itibaren dünyanın en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olan ve UNESCO kültürel miras listesinde yer alan Efes Antik Kenti ve tarihi miras alanının festival mekânlarına dâhil olmasına da özel bir atıf yapıyor. İzmir'in tarihi ve anıtsal miras alanlarının birer sanat gösteri sahnesine dönüşümüne özel çaba harcadıklarını söyleyen Filiz Eczacıbaşı, bu konuda daimi şefliğini W. Furtwangler, Herbert von Karajan ve Cladio Abbado gibi senfoni dünyasının ölümsüz isimlerinin paylaştığı 130 yıllık geçmişi olan ve dünyanın sayılı müzik topluluklarından olan Berlin Filarmoni Orkestrası örneğini veriyor. Orkestranın Efes'te konser vermeyi arzuladığını işitince hemen harekete geçip önce zamanın kazı başkanı olan Avusturyalı Arkeoloji Enstitüsünden Doç. Dr. Sabine Ladstatter ile görüşüp, O'ndan 'titreşim yoğunluğunun fazla olmayacağı konserler yapılabilir' iznini alıp Kültür ve Turizm Bakanlığı'na başvurarak, prestijli Berlin Filarmoniyi İzmirlilerle buluşturuyor. Ama Filiz Hanım'ın söylediğine göre bu sene, Efes Antik Tiyatro restorasyon ve ek bakım programına alındığı için, festival mekanlarından birisi olamayacak. Yerine Bergama'daki Asklepion Tiyatrosu geçiyor. Dünyadaki ve Avrupa'daki müzik festivalleri arasında büyük saygınlığa sahip ve içeriği ile çok yüksek sanat standartları tutturan Uluslararası İzmir Festivali, 37 yıldır İzmir'in kültür agorasının en parlak yıldızı olmaya devam ediyor. Bu sene de tüm sanatseverleri heyecanlandıran sanatçı ve gruplara ev sahipliği yapacak. Katılan sanatçılar ve grupları ayrı bir yazıda ele alacağız. Şimdilik gerek İKSEV'in kurucularına gerekse büyük bir özveri ile 37 yıldır Başkanlığını sürdüren Sayın Filiz Eczacıbaşı ve başta Özlem Kahya olmak üzere tüm ekibine, İzmirli sanat severler olarak teşekkürlerimizi ileterek makalemizi noktalayalım.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.