EYLULEKIM2023
YANDIK KAVRULDUK BU YAZ
Yandık, kavrulduk bu yaz!
Yanacağız, kavrulacağız gelecek yaz!
Biz İzmir’de yanmadık sadece bu yaz… Bütün dünyada sıcaklıklar akıl almaz düzeyde değişti. Önemli bir gösterge olan “Akdeniz Yüzey Sıcaklığı” 28,7 0C ile rekor kırdı. Uzmanlar, bizim bu yazıyı yazdığımız günlerde Akdeniz sularının ağustos sonunda en sıcak olduğu dönemde rekorun yakında aşılacağından korkuyorlardı. Bu yıl incir yok, bardacık hiç yok, tarım alanları da kavruldu çünkü.
İzmir’de bizim bu yaz yanmamızın büyük olasılıkla gelecek yaz daha da kavrulacak olmamızın nedeni Akdeniz’de yaşananlar. 17 bin’den fazla türe ev sahipliği yapan, deniz yaşamı için dünyanın en çeşitli habitatlarından biri olan Akdeniz, küresel ortalamadan yüzde 20 daha hızlı ısınıyor ve zaten gergin olan ekosistemlere baskı yapıyor. WWF çalışmaları, Akdeniz’in “gezegenimizdeki en hızlı ısınan ve en tuzlu deniz” haline geldiğini bile öne sürüyor.
İspanya Adaları Kıyı Gözlem ve Tahmin Sisteminde (SOCIB) araştırmacı olan Melanie Juza, durumu “çılgınca” olarak nitelendirmiş geçenlerde okuduğum El Pais gazetesindeki röportajında: “Akdeniz iklim değişikliğine çok hızlı yanıt veriyor... Deniz yaşamı için bu tür okumalar aşırı ve ölümcül olabilir” diyor.
Bu arada, ortalama günlük okyanus yüzey sıcaklıkları da ağutos başında 2016 rekorunu kırarak 20,96 0C’ye ulaşmış. Okyanus suları genellikle mart ayında küresel olarak en sıcak halindedir ve bu, bilim insanlarının rekorun önümüzdeki haftalarda birkaç kez daha kırılacağını düşünmelerine neden olan bir faktör.
Copernicus’un direktör yardımcısı Dr Samantha Burgess BBC’ye, “Rekoru görmüş olmamız, okyanusun bugün ile gelecek mart arasında ne kadar ısınabileceği konusunda beni endişelendiriyor” demiş.
Benzeri görülmemiş sıcak hava dalgaları yaşıyoruz. İklim krizi bir sonuç. Bu yazıda nedenlerini bir kez daha sıralamaya çalışacağım.
İlk madde “Fosil Yakıtlardan Kaynaklanan Küresel Isınma” kuşkusuz. Mayıs 2023 itibariyle karbon dioksit salınımına bağlı küresel sıcaklık artışı sanayi öncesi seviyelere göre 1,15 0C artmış. Gezegenimizdeki karbondioksit seviyeleri en son 4 milyon yıldan daha önce bugünkü kadar yüksekti. Artan sera gazı emisyonları, küresel sıcaklıklarda hızlı ve istikrarlı bir artışa yol açtı ve bu da tüm dünyada felaketlere neden oldu. En yıkıcı orman yangınları, çekirgeler dünyanın bazı yerlerinde kaynıyor. Afrika, Orta Doğu ve Asya, ekinlerin yok olması ve Antarktika’da sıcaklığın ilk kez 20 0C’nin üzerine çıkmasına neden olan bir sıcak hava dalgası yaşıyor.
Bilim insanları sürekli olarak gezegenin Grönland buz tabakasının benzeri görülmemiş bir oranda erimesi, altıncı kitlesel yok oluşu hızlandırması ve Amazon’da artan ormansızlaşma gibi feci sonuçlara yol açabilecek bir dizi sınır noktasını geçtiği konusunda uyarıda bulunuyor.
İklim krizi tropik fırtınaların ve kasırga, sıcak hava dalgası ve sel gibi diğer hava olaylarının daha önce hiç olmadığı kadar yoğun ve sık olmasına neden oluyor. Ancak, tüm sera gazı emisyonları derhal durdurulsa bile, önümüzdeki yıllarda küresel sıcaklıklar yükselmeye devam edecek. Bu nedenle, sera gazı emisyonlarını büyük ölçüde azaltmaya, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmaya ve mümkün olan en kısa sürede fosil yakıtlarımızı aşamalı hale getirmeye hemen şimdi başlamamız kesinlikle zorunlu.
Nicholas Stern gibi ekonomistlere göre, iklim krizi çoklu piyasa başarısızlıklarının bir sonucudur. Ekonomistler ve çevreciler yıllarca politika yapıcıları sera gazı yayan faaliyetlerin fiyatını artırmaya çağırdılar, çağırmaya devam ediyorlar. Emisyonları yeterince hızlı ve etkili bir şekilde azaltmak için, hükümetler yalnızca düşük karbonlu enerji kaynaklarının maliyetlerini düşürmek için yeşil inovasyona yönelik fonları büyük ölçüde artırmakla kalmamalı, aynı zamanda diğer piyasa başarısızlıklarının her birini ele alan bir dizi başka politika benimsemeli.
AB, Kanada, Singapur, Japonya, Ukrayna ve Arjantin gibi ülkeler de dahil olmak üzere dünya çapında 27 ülkede şu anda ulusal bir karbon vergisi uygulanıyor. Bununla birlikte, 2019 OECD Vergi Enerji Kullanımı raporuna göre, mevcut vergi yapıları, enerji kaynaklarının kirlilik profili ile yeterince uyumlu değil. Örneğin, OECD, elektrik endüstrisi için etkili olduğu kanıtlanmış olmasına rağmen, karbon vergilerinin kömür üretimi üzerinde yeterince sert olmadığını öne sürüyor.
Dahası, Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlar iklim kriziyle başa çıkmaya uygun değil: başka bir dünya savaşını önlemek için toplandı ve amaca uygun değil. Her halükârda, BM üyeleri, kuruluş tarafından yapılan herhangi bir öneri veya tavsiyeye uymakla yükümlü değil. Örneğin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamındaki bir anlaşma olan Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışının 2100 yılına kadar 2 santigrat derecenin ve ideal olarak 1,5 derecenin altında olması için ülkelerin sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltmaları gerektiğini söylüyor. Ancak imzalamak isteğe bağlı.