EYLULEKIM2024
VALI KAZIM PAŞAMIZ 2
Vali Kâzım Paşamız
Atatürk devrimlerinin koşulsuz uygulayıcısı, Gazi’nin 19 Mayıs 1919’dan ölümüne kadar kader ve rakı arkadaşı, İzmir’de tam 550 köy okulu yaptırarak dönemin kültür devrimine de imza atan şehrimizin bugünkü çağdaş normlarını borçlu olduğumuz bir insan…
Atatürk’e İzmir’de yapılacak suikastı erken haber alarak Cumhuriyet tarihinde önemli bir rol oynayan, Gazi’nin “İzmir’in fuarlar şehri olması” yönündeki direktifini 1927 yılında “Dokuz Eylül Sergisi”nin fikir babalığını yaparak uygulayan büyük adam…
Bu sayıda ve önümüzdeki birkaç ay boyunca sizlere İzmir’i, cumhuriyetin ilk yıllarında 10 yıla yakın bir süre yöneten bir insanın öyküsünü anlatmaya çalışacağım. Bu yazılarda bu güzel insanın ekseninde İzmir ve çevresinde yaşanan cumhuriyetle gelen büyük değişimin ve devrimlerin tanığı olmaya çalışacağım. Karşıdevrimin ayak seslerinin daha da yakından hissedildiği şu günlerde İzmir’de 27 Mart 1926 ile 9 Ağustos 1935 arasında üç yılı resmi üniformalı olmak üzere olağanüstü işlere imza atan Vali Kazım “Paşamız”ın öyküsüdür bu.
O Vali Paşa ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından biridir, İzmir’in tartışmasız lideridir, ama eşi ve iki çocuğunu İzmir’den İstanbul’a yaptıkları gemi seyahatlerinde “parasızlıktan” kendisinin de yaptığı gibi ikinci mevkide seyahat ettirecek, “Paşam hiç olur mu? İkinci mevki bileti parası versinler ama birinci mevkide seyahat etsinler” önerisini elinin tersiyle itecektir… O Vali Paşa ki, Atatürk’e İzmir’de suikast yapılacağı haberini alınca Gazi’nin geldiği treni Manisa’da durduracak, büyük kurtarıcıya hiçbir şey hissettirmeden onu Manisa ve civarında gezdirecek, “İzmir’de gerekli temizlik” yapıldıktan sonra treni akşam saatlerinde hareket ettirerek, cumhuriyetin uğrayabileceği bir “kazayı” engelleyen insandır.
O Vali Paşa ki, ülkede sanat ve kültürün gelişmesi için büyük bir kampanya başlatacak, çocuklarının sanatçılarla iç içe olmasını isteyecek, bunun bedelini de ödeyecektir… Vali Paşa’nın kızı Şükran, 1930 yılında İzmir’de İpekçi Ailesi tarafından işletilen Elhamra Tiyatrosu’na gelen Cemal Sahir Operası’nın o zamanlar pek de ünlü olmayan genç oyuncularından biri olan Muammer Ruşen’e aşık olacak (bu aktör daha sonraları Karaca soyadını alacaktır) ailesinin izin vermeyeceğini düşünerek Vali Konağı’nın önüne gelerek bağıra çağıra “çerçi” rolünü oynayan Darülbedayi sanatçılarından Memduh Bey’in yardımıyla “evden kaçacaktır”… Vali Paşa’nın bütün müşfikliğine ve otoritesine karşın kızının evden kaçması kendisini çok üzecek, İzmirlilerin ağzı da torba olup büzülemediği için dedikodular alıp yürüyünce Vali Paşa, Reisicumhura istifasını sunmak zorunda kalacak, Gazi’nin büyüklüğü burada bir kez daha ortaya çıkacak: “Gençlerin birbirine aşık olmasından daha tabii ne olabilir” diyen Atatürk, Kazım Paşa’yı teselli edecektir. Aynı Atatürk, Kazım Paşa’ya “Dirik” soyadını verdikten kısa bir süre sonra kızıyla babasını bir İzmir seyahati sırasında barıştıracaktır.
O Vali Paşa ki, İzmir’deki tarih ve arkeoloji dostları tarafından bugün de saygı ve minnetle anılmaktadır. Çünkü o, Türkiye’de ilk kez tarihsel mirasın korunması için örgütlü güce gereksinimi olduğunu anlayan ve İzmir Asarı Atika Muhhibleri Cemiyeti’ni kuran, böylelikle antik çağın zenginliklerinin yurt dışına kaçırılmasını önleyebileceğini uman, bir yandan da arkeoloji sevgisinin ülkede yaygınlaşması için sürekli didinen bir insandı. İzmir ve yakın çevresindeki tüm antik zenginliklerin tanınması için büyük çaba harcayan Vali Kazım Dirik 12 kitabın yazılmasına da öncülük edecek bir kimliktir.
Vali Kazım Paşa’nın hayat macerası 1881 yılında başlar çok sevdiği Mustafa Kemal gibi… Şimdilerde Makedonya Cumhuriyeti’nin topraklarında bulunan Manastır’da dünyaya gelir. Annesi Hüsniye Hanım, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın akrabasıdır. Babası ise Büyük Rus Harbi sırasında Plevne’de çarpışan ve Lofça kuşatmasını yaran süvari bölüğünün komutanı Yüzbaşı Hasan Tahsin Efendi’dir. Yüzbaşı Hasan Tahsin’in iki oğlu olur. Bunlardan biri bu yazının konusu olan Kazım Bey, diğeri ise Çanakkale Savunmasında Arıburnu savaşlarında elinde patlamaya hazır bomba olduğu halde İngiliz siperlerinin telörgülerini geçmeye çalışırken şehit düşen Nurettin Bey’dir.